24. İstanbul Tiyatro Festivali: “Daha Çok Yerli Yapım, Daha Çok Kadın Temalı Oyunlar”

editor

Pandemi koşullarında hem sahnelerde hem de çevrimiçi platformda 14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arası izleyiciyle buluşacak olan 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yerli yapımlar ağırlıkta ve “kadın” temalı oyunlar dikkat çekiyor.

Bianet’ten Ayşegül Özbek’in haber/söyleşisini okurlarımızla paylaşıyoruz:

24. İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıl pandemi koşullarında hem sahnelerde hem de çevrimiçi platformda seyirciyle buluşacak.

Uzun soluklu, uluslararası bir festivalin programını bu şartlarda hazırlarken elbette pek çok aşamalar atlatıldığını anlatıyor Festivalin Direktörü Leman Yılmaz. Ve karantinanın o ilk şoku atlatılınca uluslararası kurumların, festivallerin yöneticileri olarak toplantı yaptıklarını aktarıyor.

“Aslında her ülke kendi ülkesindeki koşullara ve kararlara yönelik bir yöntem belirlemeye çalışıyordu” diyor Yılmaz ve kriz anında festival yöneten bir direktör olarak da şunları söylüyor:

“Aslında içinde yaşadığımız coğrafyada krizlerimiz hiç bitmiyor. Kriz yönetimi festival yönetiminin olmazsa olmazı oldu. Öncelikle her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu da esnek olmayı beraberinde getiriyor.”

Bu yıl festivalde yerli yapımlar ağırlıkta. Kadın temalı oyunların ön planda olduğu festivalde, çevrimiçi oyunlar, dijital platforma özgü tasarlanan oyunlar da dikkat çekiyor.

İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Leman Yılmaz bu yılki festivali anlattı.

Feramuz Pis!

Dünya festivallerinin yöneticileriyle toplantılar yapıldı

Salgın sürecinde İstanbul Tiyatro Festivali’ne hazırlanmak nasıl oldu? Karantinanın başlangıcı mart ayından itibaren ne aşamalardan geçti festival? Bir direktör olarak kriz anında bir tiyatro festivali yönetmekle ilgili neler söylemek istersiniz?

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin uluslararası programının hazırlıkları bir yıl öncesinden başlamıştı ve iki büyük etkinliğimizin tarihleri, mekânları da belliydi. Tüm dünyada arka arkaya gelen erteleme ve sonrasında da iptal haberleri, yaz ve sonbahar aylarının nasıl bir süreç izleyeceği tabii ki hep soru işaretiydi.

Karantinanın o ilk şoku atlatılınca uluslararası kurumların, festivallerin yöneticilerinin de katıldığı çok sayıda toplantı yaptık. Aslında her ülke kendi ülkesindeki koşullara ve kararlara yönelik bir yöntem belirlemeye çalışıyordu. Örneğin vaka sayılarının daha az olduğu Sırbistan, Hırvatistan Mayıs ayı sonunda tekrar etkinliklerini gerçekleştirmeye başladı. Biz de kendi ülkemizdeki kararları, pandeminin durumunu, uzmanların görüşlerini çok yakından takip ettik.


Dumrul ile Azrail

Daha fazla yerli yapım

Kasım ayı biraz uzak bir tarihti. Üzerine düşünecek, festivalin programı açısından farklı kurgular oluşturacak zamanımız var diye düşündük. Yerli yapımları festivalin merkezine almaya ve daha fazla yerli yapıma festival programında yer vermeye karar verdik. Hem yurtdışındaki toplulukların belirsizlikleri hem de ülkemizde sanatçı ve toplulukların içinde yaşadığı sorunlar bizi bu şekilde bir programlamaya yönlendirdi. Yeni yapımların festival programında yer alması, mekânlara, topluluklara bu yapımları seyirci ile buluşturmaya olanak tanıması çok önemliydi. Çok farklı proje başvuruları oldu ve sonuçta zengin bir program çıktı.

“Kriz yönetimi, festival yönetiminin olmazsa olmazı oldu”

Aslında içinde yaşadığımız coğrafyada krizlerimiz hiç bitmiyor. Kriz yönetimi festival yönetiminin olmazsa olmazı oldu. Öncelikle her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu da esnek olmayı beraberinde getiriyor. Ne zaman nasıl bir karar alınacağını bilemiyoruz. Ama hemen bu kararlar ve değişiklikler konusunda hareket edip yeniden bir düzenleme yapmak gerekiyor.

“Yeniden sahnelere döneceğimizi biliyoruz”

Karantinada yurtdışı da dahil pek çok yapım online olarak yayınlandı. Ücretli ya da ücretsiz… Başta izleyici heyecan duysa da sanıyorum tiyatronun doğasına aykırı olduğu için zamanla bu ilgi sönümlendi. Sahne sanatlarının online olarak sergilenmesi ile ilgili neler söylersiniz?

Öncelikle karantina ile birlikte topluluklar seyircileriyle olan bağını sürdürebilmek adına arşivlerindeki oyunların kayıtlarını çevrimiçi olarak erişime açtı. Sizin de dediğiniz gibi ücretli ya da ücretsiz, çekim kalitesi iyi ya da vasat gösterimlerdi. İlk bir ay hepimiz için tabii ki heyecanlıydı.

Madam Giyotin

Gösterimden kalkan ya da seyretme fırsatı bulunamayan oyunları izleyebilmek için bir fırsattı. Bu dönemde dijital tiyatro nedir, ne değildir konusunu da çok tartıştık. Ama tiyatronun binlerce yıllık tarihine baktığımızda salgınlar, savaşlar, ekonomik krizler bu sürece zaman zaman ara verdirse de sahne sanatlarının sahnede ve seyirci ile yüz yüze olan ilişkisi hiç değişmedi. Dijital tiyatro bir ilk değildi. Bundan sonrasında da tiyatro sanatında farklı bir kanal olarak devam edecek ama bizlerin, tüm festival yöneticileri, tiyatro yöneticileri içinde yaşadığımız durumun geçici olduğunu ve yeniden sahnelere döneceğimizi biliyoruz.

“Fransa, Almanya çok önemli destek programları açıkladı”

Kriz anı başta hep sanatı vuruyor Türkiye’de. Pandemi ve karantina da özellikle tiyatro sektörünü çok etkiledi. Bazı oyuncular işsiz kaldı, “susma eylemi” başlatanlar oldu. Türkiye’de özellikle bu süreçte bağımsız tiyatrolara destek konusunda yapılanları ya da yapılmayanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında sadece Türkiye’de değil tüm dünyada öyle oldu. Avrupa ülkeleri özellikle Fransa, Almanya çok önemli destek programları açıkladılar. İngiltere’de kurumlar destek olmazsa 2021 sezonuna kadar sahneleri açamayacaklarını dile getirdi. Sonunda destek alabildiler.


Fahrenheit 451

“Bazı küçük sahnelerin arka arkaya kapandığı haberini alıyoruz”

Bizde de sahnelerin kapanması ile birlikte bakanlıkla görüşmeler yapıldı. Bir destek paketi hazırlandı ama tabii ki yeterli olmadı. Özelikle bağımsız tiyatrolar, sanatçılar, mekânlar çok zor durumda. Bazı küçük sahnelerin arka arkaya kapandığı haberini alıyoruz ve bu çok üzücü. Tiyatro mekânlarının mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Sabit giderleri var ve bu konuda henüz net bir plan ve çalışma olmadı bildiğimiz kadarıyla. Bu süreçte İKSV olarak, BKM, DasDas, ENKA Sanat ve Zorlu PSM ile bir araya gelerek Ortak Yapım projesini hayata geçirdik. Umarız bu proje bir ölçüde bir nefes olur.

“Kadın” teması ön planda

Bu yıl 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde ağırlıklı olarak kadın odaklı oyunlar var. Programı nasıl oluşturdunuz, oyun dengesini nasıl yaptınız? Gelen projeler de bu dönemin gidişine özgü oluşturulmuş yapımlar mıydı?

Aslında festivalde bir tema belirlemiyoruz. Yerli yapımlar için açık çağrı yapıyoruz ve bu yıl başvurularda “kadın” teması daha ön plandaydı. Programı oluştururken de fiziksel yapımlarla çevrimiçi yapımları dengelemeye çalıştık. Herhangi bir kapanma durumunda festival programının ayakta durabileceği, içeriği zengin bir program oluşturduk. Çevrimiçi oyunlar dijital platforma özgü tasarlanan oyunlar oldu. Bunun da çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İçerik olarak da tasarım olarak da tabii ki bugünün o daralmış/sıkışmış durumundan ortaya çıkan çok değişik yapımlar var programda.


Ben Anadolu

“Yerli yapımlar festivalde bir ilki gerçekleştiriyor”

Sizin için festivalde ön plana çıkan projeler hangileri?

Tabii ki çevrimiçi oyunlar. “Kadın” temalı oyunların tümü, ayrıca içinde yaşadığımız toplumun kültürel farklılığını sahneye taşıyan oyunlarımız… Aslında ayrım yapmayı pek sevmiyorum. Tüm yerli yapımlar festivalde bir ilki gerçekleştiriyor. Tüm olumsuz koşullara, pandemi sürecine rağmen kendilerine farklı mecralarda prova alanları yaratarak festivalde seyirci ile buluşmaya hazırlanıyor. Ben bunun çok değerli olduğunu düşünüyorum.

*14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı tiyatro.iksv.org adresinde.

Kaynak:https://bianet.org/bianet/print/234205-kriz-yonetimi-festival-yonetiminin-olmazsa-olmazi-oldu

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku