Nihayet Makamı

Sema Elcim

Mesut günlerin tuhaflığı, onların mesut günler olduğunu sonradan anlayışımız, değil mi? Meğer eskiden bahtiyarmışız, bilmiyorduk!

pastedGraphic.png

Tütüncüzâde Âtıf Bey’in güzel kızı şaire Şehvâr Hanım, dönemin cemiyet hayatının gözde bir simasıdır. İlk kocası ve iki oğlunun babası Fikret Bey’den ayrılıp baba evine döndüğü yıl, ilk şiir kitabı neşredilir. Şiirleri dilden dile dolaşır, bestelere güfte olur. Girdiği edebiyat meclislerinde erkeklerle şiir konuşmaları yapması, bu ortamlarda tanıştığı Necip Bey ile yaşadığı tutkulu aşk, Şehvâr Hanım’ı dönemin avangardlarından biri haline getirirken, aynı erkek dünyasının acımasız eleştirilerinin de hedefine koymuştur.

“Kadından şair mi olurmuş?” Gergefimin iğnesi parmağıma mı batmış da kalem tutmaya karar vermişim? Siz, acaba benim kitaplarım elden ele dolaşırken, bıyıklarınıza briyantin sürmekten başka ne hayır işliyordunuz?

pastedGraphic_1.png

Necip Bey ile evlenip Paris’e yerleşen Şehvâr Hanım’ın, o sırada işgal altında olan ülkesi için yapabileceği en büyük fedakârlık, İstanbul’a geri dönmek olacaktır. Necip Bey’in de peşinden geleceğini uman Şehvâr Hanım’ı, eskinin görkemli konağında, büyük bir yalnızlık, yoksulluk ve çöküş karşılar. Şehvâr Hanım, geçmişin halüsinasyonlarıyla hasta ve bakımsız bir halde kıvranırken, onun deyimiyle çocukluğundan beri kendisine bir fare gibi eşlik eden Sabriye’yi bulur yine yanı başında. Güzel, alımlı ve yetenekli şâireye, ilk gördüğü andan itibaren, çocuksu bir aşk ve hayranlıkla bağlanan, tüm şiirlerini ezberleyip bir kısmını bestelediği halde, duyuramadığı sesi adeta beyninde hapsolmuş bir bülbüle dönen Sabriye, şimdi geçmişin istilası altındaki bu konakta, tüm hayatını hizmetine sunduğu hanımını, türlü karakterlere bürünerek, hayata bağlamaya çalışmaktadır.

Sevmek… değil de, canını teslim etmek bu benimki.

pastedGraphic_2.png

SABRİYE:  Ben kaç senedir yanınızdayım sizin? Necip Bey kaç senedir yanınızda? Eski zevcinizden ayrılıp gözyaşlarıyla baba evine döndüğünüzde ben oradaydım, böbrek iltihabından aylarca yattığınızda da ben başucunuzdayım. O zaman Necip Bey mi vardı? Oğullarınızın yokluğuna ağlarken, kabul günlerinde şiirlerinizi okurken, misafirlere piyano çalarken, sandal sefalarından dönerken, âşıklarınızın iltifatlarını dinlerken, uyumadan önce saçlarınızı açarken, uyandığınızda saçlarınızı toplarken. Sabahları gergef işlerken, öğle vakitleri piyano çalışırken, akşamüstleri iç geçirirken, geceleri kâbuslardan uyanırken…

ŞEHVÂR:  Aman Sabriye, sen de öyle fare gibi her köşeden…

İki kadın arasında, sınıfsal çatışmanın yarattığı acınası tabloyu izlerken, sevginin adaletinin ve affediciliğinin insanı sarılıp sarmalamasına, Sabriye’nin “ben varım ya” çırpınışlarıyla, Şehvâr Hanım’ın “sen bakınca insan kendini güzel hissediyor” itirafıyla şahit oluruz.

Altıdan Sonra Tiyatro’nun, sezonun iddialı oyunlarından biri olarak sunduğu Nihayet Makamı, geçmişte yaptığı birçok oyun müziğinden tanıdığımız Burçak Çöllü tarafından adeta notalarla yazılıp yönetilmiş. Sahnede, gölgeler içinde sazende olarak rol alan Çöllü, oyunu sahneye koyarken, yazar olarak kafasında oluşturduğu kurguyu seyirciye aktarmada dolaysız ve samimi bir yöntem kullanma olanağı bulmuş. 

Başrol oyuncuları Gülhan Kadim ve Ayşegül Uraz’ın, Şehvâr ve Sabriye’nin ruhlarını gösterişsiz ama içten bir oyunculukla ortaya koyduğu oyunda, yüreği titreten birçok duygu canlanıp, izleyiciyi etkisi altına alıyor.

ŞEHVÂR: Zaman bir sürü şeyi kendiliğinden yoluna koyuyor değil mi?

SABRİYE: Zaman bir sürü şeyi zalimce yarım bırakıyor.

Hanende olarak oyunda dönüşümlü olarak yer alan Dolunay Pircioğlu ve Ayşegül Aykaç, karakter, mekân ve zaman geçişlerine, bir kelebek zarafeti ve hafifliğinde katkı yapıyor.

Yiğit Sertdemir’in dekor tasarımında yarattığı illüzyon, özellikle kupa arabasının ortaya çıkıp kaybolması, Önder Sakıp Dündar’ın afişte yer verdiği fare kuş teması, İsmail Sağır’ın ışık tasarımının yarattığı geçmiş, bugün, köhne ve yaşayan ortam algıları, izlemeye değer bir bütünün diğer parçalarını oluşturuyor.

Yazan ve Yöneten: Burçak Çöllü
Dramaturg: Sinem Özlek
Orijinal Müzik: Burçak Çöllü
Dekor Tasarım: Yiğit Sertdemir
Kostüm Tasarım ve Uygulama: Sinem Öcalır
Işık Tasarım: İsmail Sağır
Afiş Tasarım: Önder Sakıp Dündar
Fotoğraflar: Murat Dürüm

Yönetmen Yardımcısı: Yeşim Sarı
Oyun Asistanları: Sevi Cingirt, Can Cecikoğlu
Dekor Uygulama: Candan Seda Balaban, Seda Yürük, Gizem Dila Kars, Eren Demirbaş, Onur Kiraz, Özge Emeç, Zekeriya Ece, Yiğit Sertdemir

Oynayanlar:
Ayşegül Uraz, Gülhan Kadim

Hanende: Dolunay Pircioğlu / Ayşegül Aykaç
Sazende: Burçak Çöllü

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku