Ortak Sahne’den Mahmut Ünver: “Sanat engellenebilen bir şey değil!”

Arzum Gökçe Köle

Boris Vian’ın 1957 yılında sert bir burjuvazi eleştirisi olarak kaleme aldığı son oyunu “İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz”  31 Ocak 2020’de Yılmaz Güney Sahnesi’nde Ankara izleyicisiyle buluştu.

Oyun sonrasında Ortak Sahne’nin Genel Sanat Yönetmeni Mahmut Ünver ile siz okurlarımız için topluluk ve oyuna dair bir söyleşi yaptık…

Arzum Gökçe Köle: Öncelikle sizi tanımak istiyoruz, kimdir Mahmut Ünver? 

Mahmut Ünver: Aslen Antakyalıyım. İlk ve ortaöğretimini İskenderun’da tamamladım. 2005 yılında özel bir tiyatroda oyunculuk eğitimi alarak ilk sahne deneyimimi orada yaşadım. 2007 yılında  Dokuz Eylül Üniversitesini kazanarak yükseköğrenimime başladım. Başta Haldun Dormen ve Göksel Kortay olmak üzere birçok önemli isimden de oyunculuk eğitimleri aldım. İzmir’de özel bir tiyatroda profesyonel oyunculuk hayatına başladım.

2010 yılında Çağlar İşgören tarafından güzel bir şans verildi ve “Kanlı Nigar” adlı oyunu yönettim. Bu oyun Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Yönetmeni” ödülünü getirdi bana.

2011 yılında Haldun DORMEN’İN yönettiği Papaz Kaçtı adlı oyundaki Piskopos rolüm “Yılın En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu” ödülüne layık görüldü. 

2012 yılında İzmir’de Bornova ve Buca Halk Eğitim Merkezlerinde tiyatro ve diksiyon alanlarında eğitmenlik yapmaya başladım. Bu sayede görme engelliler okulunda görme engelli öğrencilerle tiyatro çalışmalarım başladı. 3 yıl boyunca görme engelli bireylerle yaptığımız çalışmalar sonucunda “Sese Dayalı Dil” adıyla bir sistem ve müfredat oluşturduk. Bir tür oyunculuk eğitim sistemi olan bu çalışma sayesinde görme engelli bireylerin bedensel dezavantajlarını önemli ölçüde ortadan kaldırabilmeyi başardık. Burada eğitim alan öğrenciler üç sezon boyunca tiyatro sahnesinde seyirci karşısına çıktılar. 

2013 yılında Ege Tıp Oyuncuları ve Dokuz Eylül Tıp Oyuncuları’na tiyatro eğitimi vermeye başladım. Aynı yıl yönettiğim “Deli Aklı” adlı oyun Direklerarası Ege Seyirci Ödülleri’nde “Mehmet Mutlu Kandemir Özel Ödülü”ne layık görüldü. 

2014 yılında Ortak Sahne adıyla kendi tiyatromu kurdum. Burada oyunculuk ve konservatuvara hazırlık dersleri vermeye ve profesyonel oyuncu – yönetmenler  ile çalışmaya başladık. İlk prodüksiyonumuz Kandemir Konduk’un 2013’te yeniden yazdığı Yeni Yasaklar adlı oyun oldu.

2016 yılında Ferhat KARALAR’ın yönetmenliğini yaptığı İstanbul yapımı “Düş Bahçesi” adlı orta metraj sinema filminde başrolü üstlendim. Aynı yıl “Post-İt” adlı kısa filmin başrolünü üstlendim.

2018 yılında yüksek lisansımı tamamladım.

2019 yılında Hatay Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu için “Bir Kadın Uyanıyor” adlı oyunu sahneye koydum. 

Halen Ortak Sahne’de çalışmalarıma devam ediyorum.

Arzum Gökçe Köle : Ortak Sahne İzmir merkezli bir tiyatro. Tiyatronuz hakkında bilgi verebilir misiniz biraz da bize? 

Mahmut Ünver: Ortak Sahne İzmir merkezli bir tiyatro ama elimizden geldiğince her yere turnelere gidiyoruz. Bugüne kadar Yeni Yasaklar, Şeyh Bedreddin Destanı, Bana Mastikayı Çalsana, Şimdi Olmaz Sevgilim, İmparatorluk Kuranlar gibi oyunlarla birçok yerde sahne aldık. Geniş bir oyuncu ekibimiz var. Tek çatı altında birden çok ekipmiş gibi çalışıyoruz. Şu aralar eş zamanlı olarak iki farklı ekip Kara Sohbet ve Hangisi Babası adlı oyunları hazırlıyor. Bu anlamda üretken, temsil sayılarına bakıldığında da bir özel tiyatro için fazlaca çalışkan bir tiyatroyuz. İmparatorluk Kuranlar adlı oyun ile İzmir, Ankara, Hatay güzergahında birçok yeri gezdik. 21 Mart’ta tekrar İzmir’de olacağız, 28 Mart’ta ise Van’da seyirciyle buluşacağız.

Arzum Gökçe Köle:  İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz oyununu sahneleyerek toplumsal hafızamızı iyiden iyiye yitirdiğimiz şu günlerde seyirciyi uyarmayı mı amaçladınız?

Mahmut Ünver: Evet,  İmparatorluk Kuranlar’ı aslında biraz da bu sebeple seçtik. Sahneleyeceğimiz oyunları seçerken kurulduğumuzdan bu yana birlikte olduğumuz arkadaşlarla oturup toplumsal durum üzerine uzun tartışmalar yapıyoruz. O sezon seyirciye ne anlatmamız gerektiğini sorguluyoruz. Bize göre, tiyatro sanatının toplumsal olarak önemli görevleri var ve bunlardan biri de toplumsal hafızayı diri tutmak. İmparatorluk Kuranlar’da bizi etkileyen yönlerden biri bu oldu. Nereden gelmediğini bilmedikleri bir sesten kaçan bir aile var ve her kaçışlarında sahip olduklarının bir kısmından vazgeçiyorlar, buna hafızaları da dahil. Oyunun diğer bir yönü de bu ailenin sahip olduğu ve bizce artık işlevini yitirmiş olan düzeni korumak adına geleceğinden vazgeçmesi. Üstelik bunu yaparken yaşam alanları da daralıyor. Oyunun finalinde Leon’un dediği gibi “Geçmişin tozunda gözüm hiçbir şey görmüyor, toz bir örtü gibi kaplıyor insanları…” Bu oyunu bu nedenle seçtik. Bize göre, bugünlerde toplum olarak “unutmama ve geleceğimize sahip çıkma” üzerine düşünmeliyiz.

Arzum Gökçe Köle:  Oyunun sembolik bir anlatısı var. Mesajınızı seyirciye iletemeyeceğinize dair çekinceleriniz oldu mu?

Mahmut Ünver: Tiyatro didaktik olmadan ve özellikle seyircinin zekasını küçümsemeden yol almalı bence. Elbette uygulanan reji ve oyunculuklar anlaşılır olmalı. Boris Vian oyunun çatısını maddesel azalma ve daralma üzerine kurmuş zaten. Bu nedenle de oyunun anlaşılmayacağını düşünmedim. Seyircilerden bazıları oyun sonrası, bu oyun üzerine uzun uzun düşüneceklerini söylediler. Bu oyunun amacına fazlasıyla hizmet ediyor. İnsanlar bu gibi oyunlardan çıkınca üzerine düşünüyor sohbet ediyorlar. Birbirlerinin düşüncelerini, ne anladıklarını soruyorlar. Bizim de istediğimiz bu zaten.

Arzum Gökçe Köle:  Profesyonel tiyatro olmayı “ticari tiyatro” yapmaya indirgeyen anlayışın yaygınlaştığı bir dönemde siz çizginizi korumakta zorlanıyor musunuz? Bu konuda önünüze çıkan engeller var mı?

Mahmut Ünver: Oyunculuk nihayetinde profesyonel bir meslek. Üstelik zor ve birçok meslekten daha çok emek, zaman, para harcanan bir meslek. İnsanların yaptıkları meslek, harcadıkları emek karşılığında para kazanmaları gerek elbette. Yani profesyonel her iş ticaridir.  Ancak bazı meslekler var ki çalışma prensibi olarak diğerlerinden ayrılır. Bir doktor hastasına onun isteğine göre değil, hastalığın niteliği doğrultusunda  tedavi uygula. Tiyatro da bu şekilde olmalıdır. İyi niyetli, çağdaş ve ilerici ellerde toplumun ihtiyaçlarına göre yapılmalıdır. Bunların yanında “ticari” olmaktan kastınız salt eğlenceye yönelik oyunlar sahneye koymaksa; bence bazı durumlarda eğlence de toplumsal bir ihtiyaç haline gelebiliyor. Bizim farklı türde oyunları sahneye koyarak güzel bir denge oturttuğumuzu düşünüyorum.

Arzum Gökçe Köle: Toplumsal içerikli ve politik oyunlar sahneleyen bir tiyatro olarak engellerle karşılaşıyor musunuz?

Mahmut Ünver: Önümüze çıkan engeller oldu elbette. Özellikle “Şeyh Bedreddin Destanı” iki sezon boyunca sahnelenirken bazı siyasi engellerle karşılaştı. Fakat, yine de oyuncu, dansçı ve müzisyenlerden oluşan 15 kişilik bir kadroya sahip olmasına rağmen birçok ilde oynandı ve 50’nin üzerinde temsil yaptı. Sanat engellenebilen bir şey değil!

Arzum Gökçe Köle: Bu sezon Ortak Sahne’den başka hangi oyunları izleyebilecek seyirci?

Mahmut Ünver: Dediğim gibi, şu anda Kara Sohbet ve Hangisi Babası adlı oyunlar prova sürecinde. Nisan ayında ikisi de seyirciyle buluşacak. İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz’ün turne programları da devam edecek.

Arzum Gökçe Köle: Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederiz.

Mahmut Ünver: Ben teşekkür ederim…

1

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku