Sevinç Erbulak İle “Ayrılık” ve Ayrılıklar Üzerine…

Özlem Ünaldı

Özlem Ünaldı

“Direnmek. Dayanmak. Umutlu olmak. Yakın olduğum üç beyazım. Dans ve renk de öyle…” Sevinç Erbulak

Ayrılık neydi? Ayrılık emekti ey dünya… Defalarca okunmuş, oynanmış ve en önemlisi yaşanmış bir hikâye “Ayrılık”. Sahnede, yaşadığı her şeyle ışık saçan Sevinç Erbulak, sürpriz üstüne sürpriz patlatan şahanemiz Fırat Tanış…

Resimde, tiyatroda, şarkıda, şiirde, sinemada, edebiyatta en sevdiğim şey, gerçekte yaşanan hikâyeyi hafife almadan hafif yerlerden anlatabilme durumu. Ayrılık’ta tam da bu var…

Sevinçle “Ayrılık”ı ve ayrılıkları konuştuk. Buyurunuz…

Oyundan şöyle çıktım: “Böyle güzel ayrılık mı olur!” Bravo! … Güzel ayrılık mümkün mü sence?
Hımmmm Mümkün… Başka ilişkilerde güzel prova edilmişse Bir iki defa mümkün olabilir.

Hahaha!
Ama provayı hep ardımızda bıraktığımızla yaparız. Onunla çalışırız. Sonra gelenle güzel ayrılmak için. Mümkünümsü… Bu arada oyunda da ayrılmışlar ama yine bir sabah kapı çalıyor hani.

Toplumun da ayrılığı kötüleyen, ayrılmış olanların üzgün/öfkeli olmasını bekleyen bir algısı var… Tüm bunlara rağmen ayrılığı başarıyla tamamlayan herkesi kutlamak gerek… Evet, kapı çalıyor ve kadın da açıyor… Bu durumda, “ayrılık da sevdaya dair” evresi olabilir mi bu, yoksa evlilik baskısı ortadan kalktığı için kendine ve birbirine kavuşan bir çift mi sadece?
Bu evrenin adı “bir gün gelirse ne yaparım” adlı çalışmanın, çalışma sırasında yapılan her şeyin unutularak; “bambaşka davranma” evresi olabilir. Rol kesme, başka biri olmaya çalışma. Güçlü adam veya kadın olmaya çalışma. Ve kısa bir süre sonra da komik olma evresi olabilir. Bizim oyunda böyle oluyor en azından.

Bu metne nasıl karar verdiniz? Kimin başının altından çıktı?

Fırat’ın başının… Beni aradı. “Oyun oynayalım mı” diye sordu. Ben de “oynayalım!” dedim. O da “Ayrılık oynayalım mı” diye sordu. Ben de “ay o oyun çok tatlıydı değil mi” dedim. “Öyle” dedi. Oyunu yolladı. Ben okurken Fırat karşımdaki hayalde oynadı. Hemen O’nu aradım ve “Oynuyoruz değil mi? Bak ben şimdi heyecanlandım çünkü!” dedim ve başladık.

Harika!
Toplum ayrılanların en çok da mutsuz olmasını istiyor ki tüketim artsın yoksa taksitli seçenekler işaretlenmez. Mahvolur ekonomi. (Gülüşmeler.)

Fırat’la mükemmel ikili olmuşsunuz! Bayıldım size! Hem oyun hem de partner seçimi için kutluyorum Fırat’ı. Bu ikiliyi başka projelerde de birlikte görmek isterim açıkçası.
Valla ben de o kadar çok oynamak istiyorum ki Fırat’la… Bu oyunumuzu da 10 sene oynayacağız. Bunu oynarken başka oyunlarımız da olacak.

Harika!

Bence de!

Yazar prova sürecinde sizinle miydi?
Yazarımız bir okuma provamıza geldi. Sonra prömiyerde bizimleydi. Sonra galada. Sonra bir başka gecemizde. Sonra bir başkasında daha. Yazarımız bizi seviyor. Bu tabii bir oyuncu için nefis bir şey.

Konu kadınlar ve erkekler olunca, herkeste karşılığı olan bir hikâye çıkıyor ortaya…
Uzun bir ilişki nasıl büyük bir başarıysa, ayrılık da büyük bir başarı bence. Neden ayrılamıyor insanlar?

Korkudan. Yalnızlık korkusundan. Üşengeçlikten.

Hahhahha!
Valla. Çok ciddiyim.

Üşengeçlik çok fenaymış…
Üç beyaz gibi bu nedenler dikkatli bak. Ben üç nedeni de yaşadım hayatımda. Sonra değiştim. Oradan biliyorum. Üşengeçlik ilişkiyi bitirmenin önündeki en yüksek barikat. En büyük duvar dünyayla aramıza giren. O duvarı yıkmak için de insanın kendine bir yumruk sallaması gerekiyor -ki zor hani. Dünyanın başka birçok yerinde o kadar başka sertlikler var ki insan kendini kum tanesinden de küçük hissediyor. Bununla birlikte kendimi özel ve bir tane de hissediyorum. Direnmek. Dayanmak. Umutlu olmak. Yakın olduğum üç beyazım. Dans ve renk de öyle…

Harikasın! Bu beyazlar her halinden ışıldıyor… Dünyanın her yerinde özellikle kadın için sert geçen bu süreci bir de Türkiye’de yaşayan ve pırıltı saçan bir kadın olduğun için kutluyorum seni… Yeryüzünde kaç evlilik varsa bir o kadar da evlilik tanımı var. Temelde senin için tanımı ne evliliğin?
Tanımlarsam sınırlarım. Tanımlamayayım ama tek kelime kullanarak cevap verecek olsaydım ‘muhabbet’ derdim. Ben bu kelimeyi seviyorum. Sadakatli bir kelime. Evlilik de bir tür muhabbet.

Ah! Muhabbet, en bi sevdiğimiz.
Muhabbet sürdükçe evin içindesin, muhabbet boka sardı mı meyhanedesin.

Hahahahaha!
Yani her gece eve değil de muhabbete gitmek. Muhabbet bitmişse kimse taşınmaya üşenmesin. Lütfen yani.

Lütfen… Nefis geliyor kulağa… İç açıcı… “Yani her gece eve değil de muhabbete gitmek.”
Evet.

Metin bildiğimiz bir metin, hikâye bildiğimiz bir hikâye. Peki, bu oyunu böyle capcanlı ve mis gibi kılan şey ne tatlım?

Onu tam bilemiyorum. Onu seyredene sormak gerek ama şu olabilir; o an orada olmaktan başka bir şey yapmak istememe hali bizi çok gerçek kılıyordur belki. Mış gibi’li şeyler yok sahnede. Bendeki hissi bu. O yüzden her gece böyle.

Sıcacık, capcanlı ve çok komiksiniz… Turneleriniz oldu. Daha da olmalı bence. Her oyun farklı şehirlerde farklı hikâyelere kavuşur tamam da, bu oyun daha bi “hepimizin hikâyesi”… Seyirci profilinize göre değişkenlik gösteren şeyler oluyor mu?
Turnesi bol. Leyleği havada gören bir oyun. Daha da çok olacak.

Oh, oh şahane!
Değişkenlik yoo olmuyor. Oturdu oyun artık. Ben, Fırat, Seyirci. Seyirci, Fırat, ben. Böyle bir sıralama ile gidiyor. Gülme yerleri belli. Sadece yüksekliği değişiyor ama artık epey oturduğunu söyleyebilirim. Zevkle…

Hahhahahaa! Aklıma oyundan anlar gelip gidiyor. Neyse… Evet, daha ilk sezonunda bu şen şakrak istikrar müthiş canım… Seyircimiz takviminizi nereden takip etsin?
İnstagramda ve twitterda sayfamız var: ayrilikoyun diye. Benim hesabım ve Fırat’ın hesabı. Buralardan takip edebilirler…

Duyan gelsin bu oyuna, henüz duymayanları da yukarıdaki adreslere davet edelim o hâlde. Her koşulda -sanılanın aksine- bomba gibi seyirci. Başka ne haberler var sende? Bahsetmek istediğin yeni bir şeyler var mı?
Başka? Kavin var. O her sabah yeni bir haber.

Yerim onu.
Kediler; kitaplar, filmler, güzel oyunlar var… Dostlar, ev, seyahat, dinlenme var.  Hayat var… Her şeye rağmen. Daha ne olsun?

Daha ne olsun! Mutluluğun resmini çizdin canım Abidin… Ne okuyorsun bu aralar?

“Herkes Sever Neşet Ertaş”ı adlı kitabı okuyorum. Zafer İlbars’ın.

Çok merak ediyorum O’nu… Neşet Ertaş baş tacımız! Sevgili ustaya selamımı söyle… 2-3 kitap sonra sıra onda benim için de…
Bundan önce Hep Kitap’ın Ressamlar Serisini yuttum. Şahane ötesiydi. Araya Gündüz Vassaf girdi harika kitaplarıyla. “Yol Arkadaşım” adlı kitabını okudum. Nefis.

Çok teşekkür ederim uğur böceğim…
Ben teşekkür ederim canım.

“Ayrılık” Künye
Yazan: Behiç Ak
Yöneten: Semih Çelenk
Sahne Tasarım: Başak Özdoğan
Müzik: Ebruli Muharrem
Afiş: Emre Duygu
Fotograflar: Dilan Boyzel
Oynayanlar: Sevinç Erbulak, Fırat Tanış

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku