Shen Yun 2017: Kirletilemeyen Bütün Renkler Adına

Fatma Onat

Fatma Onat
onatfat@gmail.com

Dünyanın bütün kötülüklerinin, güzelliklerinin iç içe geçtiğini bir kez daha hatırlatabilen harmonik bir sunum içinde Shen Yun.  2017 gösterileri, renklerin büyüsü içinde rejimlerin, zalimliklerin, güneşin, korkunun, başkaldırının, umudun hatırlatması gibi. Cennetini cehenneme çevirebilenlerin anlatısı. Dans ve renk, temsildeki hakikati gölgeleyecek kadar güçlü bir etkiye, dolayısıyla riske sahip. Ancak kaba bir ikili karşıtlığa girip gerçeğin bombasıyla, zulmüyle, performansın estetiğine yerleştirilmiş olanı kıyaslamak olmamalı derdimiz. Performansa eşlik eden iki anlatıcı daha en başından epik bir yapının içinde olduğumuzun işaretini vermekte zaten.

Shen Yun, diğer birçok geleneksel dans topluluğu gibi, anlatısını kendi coğrafyasının dokusundan hareketle ören zengin bir performans sunuyor. Geleneksel Çin Kültürünün fiziksel birçok ögesini barındırıyor. Gösterinin çok parçalı bir anlatısı var. Her bir bölüm ayrı bir an’a, etkiye sahip. Rejim eleştirisini, kayıpları, yetim çocukları, kahramanlığı, inanışları doğasının zarafetiyle işleyen, pastoral gücü büyük bir gösteri. Performans içinde birkaç tane de dinleti var. Sopranosu, piyanisti ve çellistiyle aralara işlenmiş özel bir “şimdi”ye dönüşüyor bu bölümler. Gösterinin en önemli parçalarından biri de kalabalık müzisyen topluluğu. Enstrümanlara temas edenlerin marifetleri oyunun her anında okunabiliyor.

Bu işbirliğine teknik güç büyük katkı sağlamakta. Geleneksel bir anlatının sadece kostümler ve ortalama teknik donanımla büyülü hale getirilemeyeceğinin farkında, disiplinlerin bir aradalığını en güçlü biçimde kullanan işlerden biri bu. Konvansiyonel bir yapıyı modern bir teknolojiyle harmanlamak noktasında iyi bir iş çıkarılmış ve gösterinin biçimine yeni bir boyut katılmış. Fonda akan görüntüler, çok boyutlu etkisiyle performansa eklemlenmiş. Yani siz teknolojik bir güç gösterisi ya da zayıf bir teknik akışla değil; performansın bir uzvu haline getirilmiş bir teknolojik destekle karşı karşıya kaldığınızı farkediyorsunuz. Yaratılan atmosfer bir yanılsamaya değil bir görsel estetiğe işaret ediyor.

Hani böyle teknik donanımı ya da sanat yönetimi iyi olan, ama performansçılardan yana verim alınamayan prodüksiyonlarda büyük bir eksiklik olur ya. Shen Yun, bu eksikliğe yaklaşmayan bir ekip. Çünkü sahnedeki aksiyona dahil olan her bir artist, bedenine hakimiyeti kadar, elindeki, üzerindeki nesnesinin de fazlasıyla farkında. Dansın ve dramatik akışın içinde tökezlemeden, anlatıyı en etkili hale getirebilecek kadar marifetliler. Akrobasi en etkili malzemelerinden. Parçalı yapısı içinde zarafetinden taviz vermeyen bir gösteri bu. Bu arada gösterinin bazı episotlarının geçtiğimiz sezon İstanbul’da izleme fırsatı bulduğumuz İran’ın Kürt bölgesinde anlatılagelen bir dengbêjlik hikâyesi olan Spîmend’in destansı anlatımıyla güzel bir duygudaşlığı olduğunu belirtmeli. Shen Yun’un renklerle kurduğu ilişkide, gerçekliğini beyazdan yana kurmuş bir oyundu Spîmend. Düşmanlığın bitiremediklerinin, yaşamak arzusunu ortaya koyuyordu bir yanıyla. Sofrasına geleni düşmanı da olsa geri çevirmeyenlerle, sırtından bıçaklayanlar arasında bir yerde insan olma hallerine odaklanıyordu. Bunu da gündelikle bağını koparmadan, ama sahneye en uygun formu yakalayarak yapmaya başarıyordu. Gelenekselin böyle de güzel bir kültürel duygudaşlığı var. Koku gibi, ses gibi sızısıyla, umuduyla yan yana katıyor farklı kültürleri.

Ekip, birkaç sene evvel Türkiye’ye de konuk olmuştu. Shen Yun Performing Arts, Çinli sanatçılar tarafından New York’ta kurulduğundan menşei Amerika. Shen Yun 2017, geçtiğimiz günlerde Auckland Aotea Centre’daydı. Bu salondaki seyir deneyiminin bir farkı, seyircilerin neredeyse yarıdan fazlasının Çinli olmasıydı. Zaten Yeni Zelanda nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturmakta bu halk. Heyecanları ve beğenileri jestlerinden okunuyordu. Ülkeleriyle ilgili tanıklıklarından, dinletilerinden hareketle bizim kaçırdığımız bir bakışı da yakalamış olma ayrıcalığını mutlaka yaşamışlardır. Gelgelelim bütün bu biçimsel ve içeriksel malzeme zenginliğine rağmen, hemen hemen bütün geleneksel anlatıların düştüğü “turistik” olma tuzağına Shen Yun da düşüyor. Özellikle çok parçalı anlatısının seyir akışını zorlaştırması, içine çokça meseleyi dahil etmeye çalışarak sıkıştırılmış geleneksel kültür aktarım paketine dönüşmesi riski taşıyor. Ama bu parçalar ayrı ayrı düşünüldüğünde, neredeyse doğanın bütün renklerinin kullanıldığı kocaman bir tablo da görmek mümkün. Salınan dallar, akan nehirler, açılan şemsiyeler, doğan güneş, yağan yağmur, doğaya dair bütün güzellikleri çirkinleştirmeyi başarabilenler ve bu çirkinliklere rağmen umut verenler. Geniş bir perspektiften akan bir resim gibi Shen Yun 2017. Yabancı gibi, ama hiç değil.

 

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku