Erdem Beliğ Zaman yazdı: “Sayın Şevket Çoruh, Artık Size Çok İş Düşüyor!”

editor

Aylardır, kavuk kime gidecek nâfile tartışmasını dinledik… Şarkı dinler gibi, türkü dinler gibi, opera dinler gibi değil de; gürültü dinler gibi, münakaşa dinler gibi, trafikte birbiri ardına çalan klaksonları dinler gibi dinledik… İyi ki sağır olmadık! (Gerçi işitme kaybı yaşadığımız muhakkak!) Nihâyet kavuğun şimdiki sâhibi Rasim Öztekin, kavuğun yarınki sâhibini duyurdu: Şevket Çoruh! Kendilerini tebrik ediyorum…

Bu yazıda ne kavuk olmayan takkeden bahsedeceğim, ne de Türk Temaşa’sında böyle bir geleneğin uydurulmuş olmasından… Zaten bu mevzuu daha evvel yazdığım “Beş Tavuk Bir Kavuk” başlıklı yazımda (http://www.tiyatrodergisi.com.tr/erdem-belig-zaman-yazdi-bir-tavuk-bes-kavuk/) anlattım… O yazımı okuyanlar, zatımın söylenilen kavuğun kavuk olmadığıma inandığımı ve böyle bir intikal silsilesini diğer intikal silsilesi örnekleriyle mukayese etmek suretiyle reddettiğimi bilirler… “Peki ya inanmadığınız bir şeye sahip olan bir kişiyi nasıl tebrik edebilirsiniz?” haklı sorusuyla beni muhatap edebilirsiniz? Bu soruyu soranlara şu cevabı verebilirim: “Evet, kavuğa ve böyle bir intikal silsilesine itikadım yok fakat başka bir şeye inanıyorum…” Hakikaten inandığım bir şey var ve sevinerek söylüyorum ki tiyatromuzun birçok mümtaz simâsı ve kıymetli seyircisi de benimle aynı şeye inanıyor… O inanç, Türk Tiyatrosu’nun geleceğinin Şevket Çoruh ümidine bağlanmış olmasıdır…

Şevket Çoruh’a bir röportajdaki, bir beyanatı sebebiyle kırılmıştım… O beyanatta, “Eğer borçlarımızı ödeyebilirsek Avrupa yakasında yeni bir sahne alıp orayı da ‘Ana Sahne’ yapacağız. Buradan tekrar söylüyorum: Eğer yapamıyorsa devlet ya da belediyeler, ben AKM’nin ve Muammer Karaca’nın tadilatına talibim. Bize versinler, biz yaparız. Bakın, çok güzel yapıyoruz.” demişti. Burada kırıldığım nokta, Muammer Karaca gibi Türk Tiyatrosu’nun seyrini değiştiren bir tiyatro insanının isminin, kendi kurduğu salondan alınacak olmasıydı… Ne eften püften bir şey demeyin; en mühim şeyler çoğu zaman teferruatlarda saklıdır… Fakat kendisi dâimâ, inatla tiyatro yapmaya devam etti; üstelik sahne kurarak… Tıpkı Muammer Karaca gibi, Kenan Büke ve Aziz Basmacı gibi, Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter gibi… Sırf bu tarafı bile takdire şâyândır. Seyirci de onu ve tiyatrosunu sevdi. Bilet almak için gittiğim zaman birçok oyunun haftalar sonraki biletlerinin dahi bitmiş olduğunu görmüştüm. Seyirci bir oyuncuyu sahiplendiyse o oyuncu korkmasın, tiyatrosunun sırtı kolay kolay yere gelmez…  

Sâdece seyirciler de değil, tiyatromuzun birçok tecrübeli tiyatrocusu da kendisini takdir etti. Bu bilhassa bizde pek rastlanılmayan bir durumdur, eskiler yenileri; yeniler de eskileri methetmekten dâimâ uzak durur. Sanki bir kabahatmiş gibi… Hocası Müjdat Gezen, Kel Hasan Efendi’den geldiğini iddia ettiği tuluat fesini Şevket Çoruh’a devretti. Bu ilk payeli takdirdi. Sonra ardı sıra birçok metih de geldi Şevket Çoruh’a sanat büyüklerinden… En son da Rasim Öztekin meşhur takkeyi Şevket Çoruh’a devretme kararı aldı. Bu sâyede Kel Hasan’a dayandığı rivayet edilen iki ayrı obje, fes ve kavuk; Münir Özkul’dan sonra ilk def’a aynı kişide birleşti. Bu tercih, objeler sâhici olmasa da ayrı iki ustanın aynı fikri taşıması bakımından mühimdir. Demek ki Şevket Çoruh, tiyatronun farklı tarzlardaki, farklı ustaları tarafından beğenilmektedir. 

Şimdi gelelim yazıyı yazma maksadıma… Bu yazı inanmadığım bir kavuğu ya da fesi alan kişiyi methetmek için yazılmadı, o kişinin geleceğin Türk Tiyatrosu’nda artık karar merciinde olanlardan biri olduğuna dikkat çekmek için yazıldı. Mâlûmunuz, tiyatromuz evvelâ Darülbedâyi’nin ve akabinde Devlet Tiyatroları’nın lokomotifliğinde büyüdü. Büyümenin doğruluğu, yanlışlığı tartışılır, hem de uzun bir şekilde tartışılır, bu yüzden meselenin bu tarafına girmeyeceğim. Özel tiyatrolar Cumhuriyet’in ilk zamanlarında bu iki tiyatroyu,  büyük çoğunlukla da Dârülbedâyi’yi örnek alarak oyunlar sahneye koydular. Mesela Dârülbedâyi’de başlayan operet furyasının tutmasından sonra memleketimizde birçok sâdece operet oynayan tiyatro perdelerini açtı: Ses Opereti, Yeni Ses Opereti, Şenses Opereti, İstanbul Opereti vb. …. Yine Dârülbedâyi’de ve Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen birçok vodvil ve fars, isim değiştirerek ve adapte dilerek İstanbul Tiyatrosu, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu gibi komedi oynayan tiyatrolarda oynandı. Fakat bugün artık Devlet Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrosu ismini alan Dârülbedâyi, lokomotiflik vazifelerini kaybetmişlerdir. Öyle ki koskoca Dârülbedâyi, kendisi özel tiyatrolara örnek olacak bir oyun oynayabileceği hâlde, Muammer Karaca Tiyatrosu ve Nejat Uygur Tiyatrosu gibi özel tiyatrolarda oynanmış Cibali Karakolu gibi bir oyunu oynama arzusu duymuş ve yine seneler evvel Nisa Serezli Tiyatrosu’nda oynanan ve artık Nisa Serezli ile özdeşleşmiş bir piyes olan Tatlı Kaçık’ı sahneye koyma ihtiyacı duymuş. Bütün bunlar artık Şehir Tiyatrosu’nun özel tiyatroların lokomotifliğini kabul ettiği mânâsına gelir. O yüzden bugünkü tiyatromuzun lokomotifliğini yapacak tiyatrolar özel tiyatrolardır ve zaten böyle olması gerekmektedir. Eğer bu Cumhuriyet’in ilk devirlerinden beri bugünkü gibi olsaydı, İsmail Dümbüllü Kumpanyası, Muammer Karaca Tiyatrosu gibi tiyatrolar Türk Tiyatrosu’nun geleceğine yön verirlerdi ve belki kendimize has bir Türk Tiyatrosu’na sâhip olurduk.

Bugün Şevket Çoruh, Türk Tiyatrosu’nun seyrini değiştirebilecek ayrıcalıklara sahiptir. Hem bir tiyatro patronudur, hem de usta tiyatrocuların takdir ettiği nâdir genç tiyatroculardan biridir, hem de seyircinin sevdiği bir oyuncudur. Evet sayın Çoruh, bütün bunlar size büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Mutlaka sizi ustalık pâyesiyle şereflendiren ustalarınız da tiyatromuz için ellerinden geleni yaptılar. Üstelik birçok imkansızlıkla başbaşa kaldıkları hâlde. sizin elinizde belki de ustalarınızda olmayan imkanlar mevcut. O yüzden şu aşağıda sıraladığım meselelere çözüm bulmanız, tiyatromuz için hayâtî önem taşımaktadır:

* Siz geleneğin kabul edilen nişânelerine sahipsiniz. Gelenek demek, Türk Tiyatrosu’nun karakteristiği demektir. O’nu İngiliz, Fransız, Japon ve Amerikan tiyatrolarından ayıran özelliklerinin bütünü demektir. Bugünkü tiyatromuzun karakteristiği olmadığı için, tiyatromuza gönül rahatlığıyla Türk Tiyatrosu diyemiyoruz. Tiyatromuzun orta oyunundan, meddahtan, Karagöz’den ve köy tiyatrosundan alacağı ve yararlanacağı çok fazla şey vardır. Bugün hâlâ zevkle oynanan Kanlı Nigar, Yedi Kocalı Hürmüz, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Sultan Gelin, Misafir gibi piyeslerin başarısı bundandır. Bugün tiyatromuz adına en mühim mesele de budur. Gelenek Tiyatrosu’ndan hareketle modern oyunlar vücuda getirilmeli ve Türk Tiyatrosu tavrı devam ettirilmelidir.

* Bugün Türk Tiyatrosu diye bir isimden bahsetmek pek mümkün değildir. (Bu yüzden birçok tiyatrocu haklı olarak Türkiye Tiyatrosu ismini kullanmaktalar.) Çünkü yerli oyun oynayan o kadar az tiyatromuz var ki! Tiyatromuzun yerli oyun oynayan tiyatro kumpanyalarına ihtiyacı vardır. O -uz iyelik ekini taşıyabilmesi için! Elbette yabancı oyun oynamayın demiyorum (haddime de değil zaten) fakat yerli oyunların oynanması tiyatromuzun varlığı için öncelik taşımalıdır.

* Tiyatromuzun yerli yazarları yarışmalarla değil, oyunları oynanarak teşvik edilmelidir. Son devrin mühim piyes yazarları Refik Erduran, Cahit Atay, Sadık Şendil vb. böyle mühim olmuşlardır. Oynanmayan bir piyes, ölü doğmuş bir çocuk gibidir. Yarışmalar sanki zoraki yazarlara istenilen şartlarda oyunlar yazdırmak için var gibiler…

* Türk oyunculuğunun kendine has bir oyun tarzı vardır. Bu tarza emprovize diyen de vardır, tulûat tarzı diyen de, göstermeci üslûp diyen de… Her ne denirse densin, bu oyun tarzının yaşatılması ve tecrübe edilip halkla buluşturulması Türk Tiyatrosu nâmına çok mühimdir. Tiyatromuzun karakteristiğini oluşturan özelliklerden biri de budur.

* Geleneğin nişânesini taşıyan biri olarak sizin, gelenekten istifâde eden oyunların yanısıra kâr-ı kadim denilen, yani geleneğin bizatihi kendisi olan oyunları da oynamak, seyircilerin bu oyunları tanıması ve bilmesi, Türk Tiyatrosu’nun yaşaması için mühimdir. Mesela senede bir gün kavukla bir orta oyunu ya da fesle bir tulûat oyunu oynanabilir. Bu zamanın ille de Ramazan ayında olması da şart değildir. Fakat senenin herhangi bir gününde böyle oyunlardan örnekler sunmak, bu türlerin yaşayan son ustalarına sahneye çıkma imkânı vermek lâzımdır. İlle sanatçının kendisinin bu oyunların hepsini yapmaya çalışmasına lüzum yok. Bu bir ekip işi de olabilir ve pek de güzel olur…

* Türk Tiyatrosu’nu Türk Tiyatrosu yapan değerlere sâhip çıkarak ve onların iyi örneklerini vererek diğer özel tiyatrolara da örnek teşkil etmek lâzımdır. Bu yeri boşalan lokomotiflik vazifesini üstlenmek mânâsına da gelmektedir.

* Tiyatrolar ancak ve ancak kendi seyircilerini oluşturmalarıyla beraber yaşarlar. Bir tiyatro eğer kendi seyircisini yetiştiremezse ömrü de uzun olmaz. Onun için tiyatromuzun da kendi seyircisini yetiştirmesi lazımdır. Berliner Ensemble, Comedie Française gibi köklü kurumlar kendi seyircilerini yetiştirerek ayakta kalmışlardır.

 Sayın Şevket Çoruh, yazımın başlığında da belirttiğim gibi “size çok iş düşüyor!”. Umarım:

“Attılar çok, ne yazık vurmadı oklar hedefi

  Aratır, kâidedir; hep şu halefler, selefi…”

beytinde söylenilen gibi olmaz da hem atılan oklar hedefi bulur, hem de selefler haleflerin yaptıklarının üzerine koyarak daha iyi işlere imza atar… Belki tekrar olacak fakat anlatmaya çalıştığım gibi tiyatromuz adına size bağlanan umutlar büyüktür. Siz de ümit ediyorum, bu beklentileri boşa çıkarmayarak, aklıma gelen birkaç tânesini yazmaya çalıştığım, belki kendi aklınızda da olan yahut kulağınıza gelen, tiyatromuzun sâhip olduğu bu ve buna benzer meselelere çözüm bulmak suretiyle tiyatromuzu ihya etmek için çaba sarfedenlerden olursunuz. Zirveye çıkmak zor, zirvede kalmak daha zordur. Lütfen söylediklerimi bir tavsiye olarak değil de bir istek olarak görünüz. Tiyatromuzun vârolması için bir istek…

Sizlere başarılar ve bu çetin fakat keyifli yolda yürürken kolaylıklar diliyorum…

ERDEM BELİĞ ZAMAN

11

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku